Nizar Kabbanî, 21 Mart 1923’te Şam’da doğdu. Babası Tevfik Kâbbânî tüccardı ve annesi Türk asıllı Feyzâ Hanım’dı. Ailesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasının ardından Fransa’nın Suriye’yi işgal etmesinin yarattığı moral bozukluğuna rağmen, oğullarının doğumu ile yeniden hayata tutundu. Nizâr, Arap tiyatrosunun kurucularından Ahmed Ebû Halîl el-Kabbânî ve S̱emerâtü’l-fünûn dergisinin kurucusu Abdülkādir el-Kabbânî’nin aileye mensuptu. Orta halli bir ailede büyüyen Nizâr, kültürel ve sanatsal mirasıyla şekillenen bir çevrede yetişti.
Nizâr Kabbânî, öğrenimini Dımaşk’ta el-Külliyyetü’l-ilmiyyetü’l-vataniyye ve Medresetü’t-techîz’de tamamladıktan sonra Suriye Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi ve 1945’te mezun oldu. Şiire olan ilgisi okul yıllarından itibaren sürse de kariyer olarak diplomatlığı seçti. 1944’te Suriye’nin Kahire Büyükelçiliği’nde çalışmaya başladı ve 1948 yılına kadar burada görev yaptı. Daha sonra 1948-1966 yılları arasında İstanbul, Londra, Beyrut, Pekin ve Madrid’de diplomat olarak hizmet verdi.
1966’da diplomatlık mesleğinden emekli olan Kabbânî, Beyrut’a yerleşti ve kendini tamamen şiir ve edebiyata adadı. 1967’de Arapların İsrail karşısında yaşadığı yenilginin öfkesiyle yazdığı “Hevâmiş ʿalâ defteri’n-nekse” (Bozgun Notları) başlıklı şiir kitabı, Mısır’la arasının açılmasına neden oldu. “Ekmek, Haşhaş ve Ay” adlı şiiri, Suriye hükümeti tarafından hakkında soruşturma açılmasına sebep oldu.
Nizâr Kabbânî, 1981 yılında Beyrut’ta kendi adını taşıyan bir yayınevi kurdu ve Bağdat’ta tanıştığı ikinci eşi Belkıs er-Râvî ile evlendi. Ancak, Belkıs, Beyrut’taki Irak Büyükelçiliği’ne düzenlenen bombalı saldırıda hayatını kaybetti. Bu trajik olay ve şiirlerinde sert bir dille eleştirdiği Arap yöneticilerinin tutumu, Kabbânî’yi daha ihtiyatlı davranmaya yöneltti.
Son yıllarında Londra’da yayımlanan el-Ḥayât gazetesinde düzenli olarak yazılar ve şiirler yayımladı. Hem Arap dünyasını hem de modern bilim ve teknoloji uygarlığını insani ve ilahi değerler adına yoğun bir eleştiriye tabi tuttu. Eşi Belkıs’in ölümünden sonra yazdığı “Belkıs” şiiri, en ünlü eserlerinden biri haline geldi.
Nizâr Kabbânî, 1 Mayıs 1998’de Londra’da kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Ölümünden önce Şam’a gömülmeyi vasiyet eden Kabbânî’nin cenazesi, Suriye Devlet Başkanı Hâfız Esed’in gönderdiği özel uçakla Şam’a getirildi ve tarihî Bâb es-Sağîr Kabristanı’na defnedildi.
Hayatı boyunca, Arap dünyasındaki diktatörlüklere ve İsrail’e karşı net bir duruş sergileyen Kabbânî, Kudüs için yazdığı ünlü kasidesiyle de adını ölümsüzleştirdi.
Nizar Kabbani Edebi Hayatı
Nizâr Kabbânî, çocukluk ve gençlik yıllarında resim ve müzikle ilgilendi, ancak sonunda şiire yöneldi. 1939 yılında şiir yazmaya başlayan Kabbânî, Hukuk Fakültesi öğrencisi iken yayımladığı “Ḳālet lî es-semrâʾ” adlı şiir kitabı ile şair olarak ilk çıkışını yaptı. Bu eser, özellikle kadına ve cinselliğe cesur yaklaşımıyla dikkat çekti ve geleneksel şiir ve ahlak anlayışının sınırlarını zorladı. Kitap, II. Dünya Savaşı kuşağının kaygı, kayboluş ve duygusal bastırılmışlığını cüretkar bir şekilde yansıtıyordu. Muhafazakâr çevrelerin tepkisini çeken bu eser, Kabbânî’nin Arap halkının bilinç ve duygularını korku ve yılgınlıktan kurtarma çabasının bir parçasıydı.
Kabbânî, ilk dönem şiirlerinde eski belagat putlarını yıkmaya çalıştı ve kendi kuşağının duygusal sorunlarını açıkça dile getirdi. Bu nedenle bazıları, onun şiirlerinde tarihin girdaplarında ve taklitçilikte hapsolmuş Arap gençliği için bir çıkış yolu gördüler. Kabbânî’nin coşkun tabiatından fışkıran özgün anlatımlı şiirleri, Arap dünyasında geniş yankı buldu. Yirmiyi aşkın şiiri, Muhammed Abdülvehhâb gibi bestekârlar tarafından bestelendi ve Ümmü Gülsüm ile Mâcide Rûmî gibi şarkıcılar tarafından seslendirildi.
Nizâr Kabbânî’nin şiirlerinde genellikle kadın ve siyaset temaları ön plana çıkar. Kadın teması, sanat hayatının her aşamasında yer alır ve en geniş tema olarak süreklilik gösterir. Siyasal şiirlerinde ise çağdaş Ortadoğu Arap ülkelerinin siyasi meseleleri üzerinde durur, özellikle Filistin ve Mısır gibi Arap-İsrail savaşı gibi önemli olayları işler. İsrail’in Filistin topraklarını işgalinden sonra kaleme aldığı “el-Kuds” adlı şiiri, en ünlü eserlerinden biridir.
Kabbânî, birçok kişi tarafından kadın şairi, Arap milletinin şairi ve bütün nesillerin şairi olarak nitelendirilir. İlk şiirlerinde sembolizmin baskın olduğu görülür ve şiirlerinin varoluşsal bir özellik taşıdığı fark edilir. Ancak, Kabbânî’nin şiirlerinin bazıları İslam’ın temel hükümleri ve inanç esaslarına aykırı bulunmuştur. Saîd b. Nâsır el-Gāmidî, “Nizâr Ḳabbânî ve’l-ḥarb ʿale’l-ʿaḳīde ve’ş-şerîʿa” başlıklı yazısında bu noktaları örnekleriyle ele almıştır.
Türkiye’de Nizâr Kabbânî’nin eserleri, muhtemelen ilk kez Nuri Pakdil’in hazırladığı “Çağdaş Arap Şiiri: Güldeste” adlı kitapta “Doğu” başlıklı şiiriyle yer almıştır. Ayrıca, Turan Koç’un Türkçe’ye çevirdiği bazı şiirleri ile İbrahim Demirci’nin çevirdiği şiir ve yazıları “İşgal Altında” adlı eserde (Kayseri 1996) ve Yedi İklim, Çerağ, Edebiyat, Hece gibi dergilerde yayımlanmıştır.
Nizâr Kabbânî’nin bazı şiirleri ve şiir kitapları, Rıza Halilov ve Aysel Ergül tarafından “Gözlerinin Mavi Limanında: Aşk-Kadın-Hüzün Şiirlerinden Seçmeler” adıyla Türkçe’ye tercüme edilmiştir. Ayrıca, Salih Tur tarafından “Nizâr Kabbânî: Hayatı, Sanatı ve Şiirleri” başlıklı bir doktora tezi hazırlanmıştır. Aysel Ergül Keskin de “Şiirin Galip, Aşkın Devrik Kralı Nizâr Kabbânî’de Aşk ve Kadın” başlıklı geniş kapsamlı bir monografi kaleme almıştır.
Nizar Kabbani Eserleri
Nizar Kabbani’nin eserleri genellikle şiir, deneme ve tiyatro türlerinde yoğunlaşmaktadır. Bazı önemli eserleri şunlardır:
Şiir Kitapları:
- Ḳālet lî es-semrâʾ (Dımaşk 1942, 1944)
- Ṭufûletü Nehd (Dımaşk 1948)
- Sâmbâ (Dımaşk 1949)
- Enti lî (Beyrut 1950)
- Ḳaṣâʾid (Beyrut 1956)
- Ḥabîbetî (Beyrut 1961)
- eş-Şiʿr ḳındîl aḫḍar (Beyrut 1963)
- er-Resm bi’l-kelimât (Beyrut 1967)
- Fetḥ (Beyrut 1968)
- İlâ Beyrûti’l-üns̱â maʿa ḥubbî (Beyrut 1976)
- Üḥibbüki … üḥibbüki … ve’l-baḳıyyetü teʾtî (Beyrut 1978)
- Lâ Ġālibe ille’l-ḥub (Beyrut 1989)
- Hel tesmaʿîne ṣahîle aḥzânî? (Beyrut 1991)
- Ḳaṣîdetü Mâyâ (Beyrut 1993)
- el-İnkisâr (Kahire 1998)
- Nehrü’l-aḥzân (İstanbul 2000)
Deneme ve İnceleme Kitapları:
- el-Kitâbe ʿamel inḳılâbî (Beyrut 1975)
- Yevmiyyâtü medîne kâne ismühâ Beyrût (Beyrut 1977)
- Şeyʾ mine’n-nes̱r (Beyrut 1979)
- el-Merʾe fî şiʿrî ve fî ḥayâtî (Beyrut 1981)
- Mâ hüve’ş-şiʿr? (Beyrut 1981)
Tiyatro Eserleri:
- Cumhûriyyetü cünûnistân: Lübnân sâbiḳan (Beyrut 1988)
Ayrıca, Kabbani’nin eserleri farklı dillere çevrilmiş ve dünya çapında geniş bir okuyucu kitlesine ulaşmıştır.
Nizar Kabbani- Kudüs Şiiri
Nizar Kabbani- Kudüs Şiiri Türkçe | Nizar Kabbani- Kudüs Şiiri Arapça |
Ağladım gözpınarım kuruyana kadar | بكيت.. حتى انتهت الدموع |
Dua ettim mumlar eriyinceye kadar | صليت.. حتى ذابت الشموع |
Rükû ettim rükû benden bıkıncaya kadar | ركعت.. حتى ملني الركوع |
Aradım sende Muhammed’i ve İsa’yı | سألت عن محمد، فيك وعن يسوع |
Ey Kudüs, peygamberler yayan şehir | يا قدس، يا مدينة تفوح أنبياء |
Ey gök ve yer arasındaki en kısa yol | يا أقصر الدروب بين الأرض والسماء |
Ey Kudüs, şeriatin feneri | يا قدس، يا منارة الشرائع |
Ey parmakları yanmış güzel çocuk | يا طفلةً جميلةً محروقة الأصابع |
Gözlerin hüzünlü, ey Meryem’in şehri | حزينةٌ عيناك، يا مدينة البتول |
Ey Resul’ün geçtiği gölgeli vaha | يا واحةً ظليلةً مر بها الرسول |
Üzgündür caddelerin taşları | حزينةٌ حجارة الشوارع |
Üzgündür camilerin minareleri | حزينةٌ مآذن الجوامع |
Ey Kudüs, siyaha bürünmüş güzellik | يا قدس، يا جميلةً تلتف بالسواد |
Kim çalacak Kıyamet kilisesinin çanlarını? | من يقرع الأجراس في كنيسة القيامة؟ |
Pazar sabahları | صبيحة الآحاد.. |
Kim taşıyacak çocuklara oyuncakları? | من يحمل الألعاب للأولاد؟ |
Yılbaşı gecesi | في ليلة الميلاد.. |
Ey Kudüs, acıların ve hüzünlerin şehri | يا قدس، يا مدينة الأحزان |
Ey gözkapağında dolaşan büyük gözyaşı | يا دمعةً كبيرةً تجول في الأجفان |
Kim durduracak düşmanları? | من يوقف العدوان؟ |
Sen durduracaksın, ey dinlerin incisi | عليك، يا لؤلؤة الأديان |
Kim silecek duvarların taşından kanları? | من يغسل الدماء عن حجارة الجدران؟ |
Kim kurtaracak İncil’i? | من ينقذ الإنجيل؟ |
Kim kurtaracak Kuran’ı? | من ينقذ القرآن؟ |
Kim kurtaracak canına kastedenlerin elinden İsa’yı? | من ينقذ المسيح ممن قتلوا المسيح؟ |
Kim kurtaracak insanlığı? | من ينقذ الإنسان؟ |
Ey Kudüs ey şehrim | يا قدس.. يا مدينتي |
Ey Kudüs ey sevgilim | يا قدس.. يا حبيبتي |
Yarın limon ağacı çiçek açacak | غداً.. غداً.. سيزهر الليمون |
Yeşil sümbüller ve zeytinler sevinecek | وتفرح السنابل الخضراء والزيتون |
Gözler gülecek | وتضحك العيون.. |
Göçen güvercinler dönecek | وترجع الحمائم المهاجرة.. |
Temiz çatılarına | إلى السقوف الطاهره |
Çocuklar oyun oynamaya dönecek | ويرجع الأطفال يلعبون |
Babalar ve oğullar karşılaşacak | ويلتقي الآباء والبنون |
Çiçekli tepelerinin üstünde | على رباك الزاهرة.. |
Ey şehrim | يا بلدي.. |
Ey barış ve zeytin ülkesi | يا بلد السلام والزيتون |
Nizar Kabbani Şiiri
Arapça işaret isimleri için tıklayınız.
Arapça soru edatlarını öğrenmek için tıklayınız.
İnstagram hesabımızı takip ederek her gün farklı bilgiler öğrenebilirsiniz. Takip için tıklayınız.