Halil Cibran, 6 Ocak 1883’te Lübnan’ın kuzeyindeki Bşarri kasabasında, Mârunî Katolik bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Babası Halil vergi memuru, annesi Kâmile ise ev hanımıydı. Cibran’ın Mariana ve Sultana adında iki kız kardeşi vardı. Annesinin önceki evliliğinden ise Butros adında bir üvey kardeşi bulunuyordu.
Cibran’ın ailesi ekonomik sıkıntılarla boğuşuyordu ve babasının alkol ve kumar bağımlılığı bu durumu daha da kötüleştiriyordu. Halil’in vergi toplamada usulsüzlük yaptığı iddiaları sonucunda aile mallarına el konuldu ve babası hapse atıldı. Bu durum ailenin yaşamını ciddi şekilde etkiledi.
Halil Cibran, beş yaşında Bişerrî’deki Saint Elişa Okulu’na başladı. Okulda resme olan yeteneği fark edildi ve tabip Selîm ed-Dâhir’in rehberliğinde resim çizmeye başladı. Babasının hapse atılması ve mallarının müsadere edilmesi, ailenin huzurunu tamamen bozdu.
Halil Cibran’ın yaşamı boyunca karşılaştığı zorluklar ve ailesinin yaşadığı ekonomik sıkıntılar, onun edebi eserlerinde derin izler bıraktı. Eserlerinde sıkça işlediği insani duygular ve toplumsal eleştiriler, bu zorlu yaşam koşullarının bir yansımasıdır. Cibran, sadece Arap dünyasının değil, dünya edebiyatının da en tanınmış şairlerinden biri olmayı başardı.
Babası Lübnan’da kalırken, annesi Kâmile, on iki yaşındaki Cibran, Peter, Mariana ve Sultana’yı alarak 1895’te Boston’a göç etti. Cibran burada, iki buçuk yıl boyunca resmî bir okulda İngilizce öğrendi ve şiir, tiyatro, resim gibi güzel sanatlarla ilgilendi. Florance Beers ve resim sanatçısı Fred Holland Day ile tanıştı. 1897’de lise için bir akşam okuluna başladı, ardından Arapça öğrenme arzusu veya başka sebeplerle Beyrut’a döndü.
Beyrut’ta el-Hikme Enstitüsü’nde Abdullah el-Bustânî, Saîd eş-Şertûnî ve Hûrî Yûsuf el-Haddâd gibi önemli hocalardan ders aldı. Fen bilimleri, din ve mitoloji gibi alanlarda kendini geliştirdi. Ressam ve heykeltıraş Yûsuf el-Huveyk ile dostluk kurdu, bazı şiirlerini yayımladı ve resim çizme denemeleri yaptı. Thomas Bulfinch, Archibald Lampman ve Clara E. Clement’in mitolojiye dair İngilizce eserlerini ve İnciller’in Arapça tercümelerini inceledi. Beyrut’taki yıllarında, “Mertâ el-Bâniyye” adlı hikâyesini yazdı ve “Kırık Kanatlar” romanının ilham kaynağı Halâ ed-Dâhir ile tanıştı.
Ailesi Boston’da daha iyi ekonomik şartlarda yaşama umuduyla mücadele etti. Kâmile, sokakta seyyar satıcılık yaparak aileyi geçindirdi. En büyük evlat Butros, bir bakkal dükkânı açtı, kız kardeşleri Mariana ve Sultana da tezgâhtar olarak çalışmaya başladı. Cibran, annesinin ve ailesinin çabaları sayesinde eğitimine devam etti ve sanatsal yeteneklerini geliştirdi.
4 Nisan 1902’de, Halil Cibran’ın 15 yaşındaki kız kardeşi Sultana’nın ölümü, ailenin üst üste yaşayacağı trajedilerin ilkiydi. Sultana’nın ölümünden kısa bir süre sonra, ağır hasta olan ağabeyi Butros Boston’a döndü ve 12 Mayıs’ta hayatını kaybetti. Bir ay sonra, 28 Haziran’da annesi Kâmile’nin ölümü, Halil Cibran’ı derinden sarstı. Bu kayıpların ardından, Cibran ve kız kardeşi Mariana Boston’da yalnız kaldılar.
Cibran, ailesinin kalan mülklerini satarak maddi birikim elde etti ve resim çalışmalarına devam etti. Bostonlu dostlarının yardımıyla, 3 Mayıs 1904’te ilk kişisel sergisini açtı. Bu dönemde, Halil Cibran’ın yaşamında önemli bir yer tutacak olan Mary Haskell ile tanıştı. Haskell, Cibran’ı İngilizce yazması için teşvik etti, yazılarındaki gramer hatalarını düzeltti ve Arapça öğrenerek onun dünyasına daha yakından tanık oldu.
1902 Nisanında Boston’a dönen Cibran, 1903’te üvey kardeşi Peter’i ve annesini kaybetti. Üçü de tüberkülozdan ölmüştü. Kardeşi Mariana ile yalnız kalan Cibran, el-Muhâcir gazetesinde yazılar yazarak ve resim satarak geçimini sağladı. 1904 Mayısında ilk resim sergisini açtı. Bu dönemde Mary Haskell ile tanıştı; Haskell, onun hem maddi hem manevi destekçisi, danışmanı ve eserlerinin redaktörü oldu.
1905’te ilk Arapça eseri el-Mûsîḳā‘yı, 1906’da ilk hikâye kitabı ʿArâʾisü’l-mürûc’u yayımladı. Mary Haskell’in desteğiyle resim sanatını geliştirmek için 1908 Temmuzunda Paris’e giderek Académie Julian’a kaydoldu. Paris’te üç yıl boyunca, resim sanatçısı Pierre Marcel Beronneau ve heykeltıraş Auguste Rodin ile yakın ilişkiler kurdu. Beyrut’tan arkadaşı Yûsuf el-Huveyk ile çalıştı, çizimlerini Haskell’e gönderdi ve Haskell bu eserleri sergiledi. 1908’de el-Ervâḥu’l-mütemerride adlı hikâye kitabını yayımladı. 1909 Haziranında babası öldü.
Halil Cibran Sözleri
Halil Cibran sözleri, derin anlamlar taşıyan ve insan ruhuna hitap eden cümlelerdir. İşte Halil Cibran sözlerinden bazıları:
- Gülmeyi ve acımasız biri olmayı aynı anda başaramazsın.
- Bir kadının kalbi uzun süre can çekişir ama asla ölmez.
- “Hakikati buldum” değil, “Bir hakikat buldum” deyin. “Ruhun yolunu buldum.” demeyin. “Kendi yolumda yürürken ruhla karşılaştım.” deyin.
- Acılarınızın çoğu kendi seçiminizdir.
- Gözlerimizi senin yüzüne hasret bırakma.
- Birlikte durun ama yapışmayın birbirinize: Çünkü ayrı durur tapınağın sütunları. Hem birbirinin gölgesinde büyümez meşeyle selvi.
- Kim seni sağır ve dikkatsiz yerine koyabilir, senin anlamadığın bir dille sana sesleniyorsa?
- Dün bana, hayat dairesinde kararsızca dalgalanan bir zerreymişim gibi gelirdi. Oysa bugün, çok iyi biliyorum ki o dairenin ben kendisiyim. Ve düzenli zerreleriyle hayat, bütünüyle bende devinmektedir.
- Kış, “ilkbahar, benim kalbimde” deseydi, ona kim inanırdı?
- Yüreğime saklanırsan eğer, seni bulmak zor olmaz. Ancak kendi kabuğunun ardına gizlenirsen, seni bulmaya çalışmak bir işe yaramaz…
- İnsan acı, sabır ve üzüntü duygularını yaşamadan sevginin meyvelerini toplayamaz.
- Merhamet, yarım adaletten başka bir şey değildir.
- “Ve ikimiz mezarlar kazacağız, içimizde ölenler için.”
- “Anlamazmış meğer sevgi, ayrılık saati gelmeden kendi derinliğini.”
Bu Halil Cibran sözleri, Halil Cibran’ın hayatı boyunca edindiği derin bilgeliklerin birer yansımasıdır. İnsan ruhunu ve duygularını derinlemesine anlayan Halil Cibran, sözlerinde bu anlayışı ustalıkla dile getirmiştir.
Halil Cibran Kitapları
Halil Cibran, birçok önemli esere imza atmıştır. İşte en bilinen Halil Cibran kitaplarından bazıları:
1. Ermiş (The Prophet)
Halil Cibran’ın en ünlü eseri olan “Ermiş”, 1923 yılında yayımlanmıştır. Bu kitap, insanlık, sevgi, evlilik, özgürlük, dostluk, çalışma ve ölüm gibi evrensel temaları ele alan şiirsel denemelerden oluşur. “Ermiş”, dünya genelinde milyonlarca okuyucuya ulaşmış ve birçok dile çevrilmiştir.
2. Gezgin (The Wanderer)
“Gezgin”, 1932 yılında yayımlanmıştır. Bu eser, Cibran’ın kısa öykülerini ve aforizmalarını içermektedir. Gezgin, derin felsefi ve ruhani düşüncelerini yansıtan bir kitaptır.
3. Asi Ruhlar (Spirits Rebellious)
“Asi Ruhlar”, 1908 yılında yayımlanmış ve toplumun geleneksel değerlerine meydan okuyan hikayelerden oluşur. Bu kitap, Halil Cibran’ın gençlik yıllarında yazdığı ve toplumsal eleştirilerini dile getirdiği bir eserdir.
4. Kırık Kanatlar (The Broken Wings)
“Kırık Kanatlar”, 1912 yılında yayımlanmış ve trajik bir aşk hikayesini anlatmaktadır. Bu eser, Halil Cibran’ın romantik duygularını ve insan ilişkilerine dair derin gözlemlerini yansıtır.
Cibran’ın eserleri, insan doğasının derinliklerine inen ve evrensel temaları işleyen bir anlayışla kaleme alınmıştır. Onun kitapları, dünya edebiyatının en değerli eserleri arasında yer almaktadır.
Halil Cibran kitaplarıyla dünya edebiyatına ve insanlık kültürüne büyük katkılarda bulunmuş bir sanatçıdır. Halil Cibran sözleri, kitapları ve şiirleri, hala milyonlarca insanın ruhuna dokunmakta ve onları derin düşüncelere sevk etmektedir. Cibran, doğu ve batı kültürlerini ustalıkla birleştirerek evrensel değerler üzerine inşa ettiği eserleriyle her zaman hatırlanacaktır.
Halil Cibran Şiirleri
Halil Cibran Evlilik Şiiri Arapça
ثم قالت له المطرة ثانية : وما رأيك في الزواج أيها المعلم ؟
فأجاب قائلاً :
قد ولدتم معا و ستظلون معا إلى الأبد
و ستكونون معا عندما تبدد أيامكم أجنحة الموت البيضاء أجل وستكونون معا حتى في سكون تذكارات الله
ولكن فليكن بين وجودكم معا فسحات تفصلكم بعضكم عن بعض حتى ترقص أرياح السموات فيما بينكم
احبوا بعضكم بعضا ولكن لا تقيدوا المحبة بالقيود بل لتكن المحبة بحرا متموجا بين شواطئ نفوسكم
ليملأ كل واحد منكم كأس رفيقه ولكن لا تشربوا من كأس واحدة أعطوا من خبزكم كل واحد لرفيقه ولكن لا تأكلوا من الرغيف الواحد
غنوا ارقصوا معا وكونوا فرحين ابدا ولكن فليكن كل منكم على حده
كما أن واتار القيثارة يقوم كل منها وحده ولكنها جميعا تخرج نغما واحدا
ليعط كل منكم قلبه لرفيقه ولكن حذار أن يكون هذا العطاء لأجل الحفظ لأن يد الحياة وحدها تستطيع أن تحتفظ بقلوبكم
قفوا معا ولكن لا يقرب احدكم من الاخر كثيرا لن عمودي الهيكل يقفان منفصلين
و السنديانة والسروة لا تنمو الواحدة منهما في ظل رفيقتها
Halil Cibran Evlilik Şiiri Türkçe
Sonra El Mitra tekrar konuştu ve dedi ki,”Ya Evlilik üstadım?”
Ve o şöyle yanıt verdi:
“Birlikte doğdunuz ve sonsuza kadar birlikte olacaksınız.
Ölümün ak kanatları ömrünüzü savurduğunda birlikte olacaksınız.
Allah’ın sessiz belleğinde bile birlikte olacaksınız.
Fakat mesafeler bırakın birlikteliğinizde,
Ve bırakın göklerin rüzgârları dans etsin aranızda.
Birbirinizi sevin fakat aşkı pranga eylemeyin Bırakın ruhlarınızın kıyıları arasında dalgalanan
bir deniz olsun aşk.
Birbirinizin tasını doldurun ama aynı tastan içmeyin.
Birbirinize ekmeğinizden verin ama aynı somundan yemeyin
Şarkı söyleyin ve dans edin birlikte ve eğlenin fakat birer başınıza olun ikiniz de,
Aynı müzikle titreseler de ayrı ayrı duran telleri gibi lavtanın..
Yüreklerinizi verin fakat teslim etmeyin birbirinizin eline
Çünkü bir tek Hayat avucunda tutabilir yüreklerinizi
Ve birlikte durun ama yapışmayın birbirinize çünkü ayrı durur tapınağın sütunları
Ve birbirinin gölgesinde büyümez meşeyle selvi.”
Halil Cibran Hürriyet Şiiri Arapça
ثم قال له خطيب : هات حدثنا عن الحرية
فأجاب قائلاً : قد طالما رأيتكم ساجدين على ركبكم أمام أبواب المدينة و إلى جوانب المواقد تعبدون حريتكم
و أنتم بذلك أشبه بالعبيد الذين يتذللون أمام سيدهم العسوف الجبار يمدحونه و ينشدون له وهو يعمل السيف في رقابهم
نعم , وفي غابة الهيكل وظل القلعة كثيراً ما رأيت أشدكم حرية حمل حريته كنير ثقيل لعنقه و غل متين ليديه و رجليه
رأيت كل ذلك فذاب قلبي في اعماق صدري و نزفت دماؤه لأنكم لا تستطيعون أن تصيروا أحراراً حتى تتحول رغبتكم في السعي وراء الحرية إلى سلاح تتسلحون يه و تنقطعوا عن التحدث بالحرية كغايتكم و مهجتكم
إنكم تصيرون أحرار بالحقيقة إذا لم تكن أيامكم بلا عمل تعملونه و لياليكم بلا حاجة تفكرون بها أو كآبة تتألمون ذكراها
بل تكونون أحراراً عندما تنطق هموم الحياة و أعمالها أحقاءكم بمنطقة الجاد و العمل و تثقل كاهلكم بالمصاعب و المصائب و لكنكم تنهضون من تحت أثقالها غزاة طليقين
لأنكم كيف تستطيعون أن ترتفعوا إلى ما فوق أيامكم و لياليكم إذا لم تحطموا السلاسل التي أنتم أنفسكم في فجر إدراككم قيدتم بها ساعة ظهيرتكم الحرة ؟
الا إن ما تسمونه حرية إنما هو بالحقيقة أشد هذه السلاسل قوة و إن كانت حلقاته تلمع في نور الشمس و تخطف أبصاركم
و ماذا يجدر بكم طرحه عنكم لكي تصيروا أحراراً سوى كسر صغيرة رثة في اذنكم البالية ؟
فإذا كانت هذه الكسر شريعة جائرة وجب نسخها لأنها شريعة سطرتها يمينكم و حفرتها على جبينكم
بيد أنكم لا تستطيعون أن تمحوها عن جباهكم بإحراق كتب الشريعة التي في دواوينكم كلا و لا يتم لكم ذلك بغسل جباه قضاتكم ولو سكبتم عليها كل ما في البحار من مياه
و إن كانت طاغية تودون خلعه عن عرشه فانظروا أولاً إن كان عرشه القائم في اعماقكم قد تهدم
لأنه كيف يستطيع طاغية أن يحكم الاحرار المفتخرين مالم يكن الطغيان أساسا لحريتهم و العار قاعدة لكبريائهم؟
و إن كانت هماً ترغبون في التخلص منه فإن ذلك الهم إنما أنتم اخترتموه ولم يضعه أحد عليكم
و إن كانت خوفاً تريدون طرده عنكم فإن جرثومة هذا الخوف مغروسة في صميم قلوبكم وليست في يدي من تخافون
الحق أقول لكم إن جميع الأشياء تتحرك في كيانكم متعانقة على الدوام عناقاً نصفياً : كل ما تشتهون و ما تخافون وما تتعشقون وما تستكرهون وما تسعون وراءه وما تهربون منه
جميع هذه الرغبات تتحرك فيكم كالأنوار و الظلال , فإذا اضمحل الظل ولم يبق له من أثر أمسى النور المتلألئ ظلاً لنور آخر سواه
وهكذا الحال في حريتكم إذا حلت قيودها أمست هي نفسها قيداً لحرية أعظم منها
Halil Cibran Hürriyet Şiiri Türkçe
Ve bir hatip dedi ki, “Bize özgürlükten bahset”
Ve o dedi ki: Sizi şehrin kapısında ve ocak başında secde etmiş
kendi özgürlüğünüze taparken gördüm,
Tıpkı bir kölenin kendisini bir zalimin karşısında hakir gördüğü
ve onu hunharca katletse de övdüğü gibi.
Evet, tapınağın koruluğunda ve kalenin gölgesinde
içinizdeki en özgür kişinin özgürlüğü bir boyunduruk
ve kelepçe gibi taktığını gördüm.
Ve içim kan ağladı; çünkü sizler özgürlük arayışındaki arzunuz
size gem vurduğunda ve özgürlükten bir amaç
ve erişim olarak konuşmayı bıraktığınızda özgür olursunuz.
Aslında siz günleriniz kaygısız ve geceleriniz bir istek ve üzüntüden
uzak olduğunda özgür olacaksınız.
Ve hatta bunlar hayatınızı kuşattığında ve siz çıplak ve özgür bunları aştığınızda.
Ve anlayışınızın şafağında öğle saatinize bağladığınız
zincirleri kırmazsanız nasıl aşabilirsiniz günlerinizi ve gecelerinizi?
Gerçekte özgürlük dediğiniz şey bu zincirlerin en sağlamıdır, halkaları
güneşte parlayıp gözlerinizi kamaştırsa da.
Ve bunlar kendi benliğinizden özgür kalasınız diye
atacağınız parçalar değil de nedir?
Yürürlükten kaldıracağınız haksız bir kanunsa,
o kanunu siz kendi ellerinizle alınlarınıza yazdınız.
Bu kanunları hukuk kitaplarınızı yakarak ya da denizin suyuyla
yargıçlarınızın alınlarını yıkayarak yok edemezsiniz.
Eğer tahttan indireceğiniz bir zorbaysa,
önce onun sizin içinizde kurduğu tahtı devirin.
Yoksa bir zorba nasıl özgür ve gururlu birine hükmedebilir,
eğer özgürlüğünde zulüm ve kazandığı gururunda utanç yoksa?
Ve eğer kurtulmak istediğiniz bir kaygıysa,
o kaygıyı kendinizin seçtiğini, başkasının size yüklemediğini unutmayın.
Ve eğer atmak istediğiniz bir korkuysa,
o korkunun yatağı gönlünüzdedir, korkulanın ellerinde değil.
Arzu edilen ve korkulan, iğrenç ve güzel olan,
peşinden gittiğiniz ve kaçtığınız ne varsa
aslında sürekli yarı benimsenmiş olarak kendi benliğinizde dolaşır.
Işıklar ve gölgeler gibi bunlar içinizde birbirlerine sarılmış
çiftler gibi dolaşır.
Ve gölge solgunlaşıp kaybolduğunda, ağır ağır gelen ışık
başka bir ışığa gölge olur.
Ve aynı şekilde özgürlüğünüz prangalarından kurtulduğunda
daha büyük bir özgürlüğün prangası olur.
Nizar Kabbani’nin hayatını okumak için tıklayınız.
Mahmud Derviş’in hayatını okumak için tıklayınız.
İnstagram hesabımızı takip ederek her gün farklı bilgiler öğrenebilirsiniz. Takip için tıklayınız.