İşte Fatiha Suresi’nin Arapça yazılışı:
سورة الفاتحة (Fatiha Suresi)
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
مَالِكِ يَوْمِ الدِّينِ
إِيَّاكَ نَعْبُدُ وَإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ
اهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ
صِرَاطَ الَّذِينَ أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّالِّينَ
Fatiha Suresi Arapça Okunuşu
İşte Fatiha Suresi’nin Arapça okunuşu:
- Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm
- Elhamdulillâhi Rabbi’l-âlemîn
- Er-Rahmâni’r-Rahîm
- Mâliki yevmi’d-dîn
- İyyâke na’budu ve iyyâke neste’în
- İhdine’s-sırâta’l-mustakîm
- Sırâta’l-lezîne en’amte aleyhim. Ğayri’l-meğdûbi aleyhim ve le’d-dâllîn
Fatiha Suresi’nin Meali Anlamı
- Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
- Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.
- O, Rahman ve Rahimdir.
- Din gününün sahibidir.
- (Allah’ım!) Yalnız sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.
- Bizi dosdoğru yola ilet.
- Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna; gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil. Âmin.
Fatiha Suresi’nin Nüzul Sebebi
Fatiha Suresi, Kur’an-ı Kerim’in birinci suresi olup, nüzul sıralamasında beşinci sırada yer alır. Mekke’de, Hz. Muhammed’in peygamberliğinin ilk yıllarında indirilmiştir. Kaynaklarda nüzul sebebiyle ilgili özel bir olay bulunmamaktadır. Fatiha Suresi, Kur’an’ın hem bir özeti hem de mukaddimesi (giriş bölümü) gibidir. Namazın her rekatında okunması, bu surenin Allah ile kul arasındaki doğrudan bağı simgeler.
Fatiha Ne Demek?
Fatiha, “açan, başlangıç” anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’in ilk suresi olduğu ve Kur’an okumaya onunla başlandığı için bu ismi almıştır. Aynı zamanda “Ümmü’l-Kitâb” (Kitabın Anası) olarak da anılır; çünkü Kur’an’ın tüm ana konularını özlü bir şekilde içermektedir.
Fatiha Suresi’nin Anlam ve Önemi
Fatiha Suresi, Allah’ın zatı, sıfatları ve insanların ona karşı görevlerini özetler. İlahi hükümlerin, emir ve yasakların temeli olan bu sure, insanların dünya ve ahiret hayatını düzenleyen esasları içerir. Allah’ın rahmet ve merhameti, adalet ve hükümranlığı ile insanın kulluk bilinci bu surede toplanmıştır.
Fatiha Suresi Tefsiri
Sûrelerin başında bulunan besmele cümlelerinin, Kur’an-ı Kerîm’in mushaflarda ilk defa toplanmasından itibaren yazılageldiği, aynı dönemde Kur’an’a dahil olmayan hiçbir şeyin mushafa yazılmadığı dikkate alınırsa –aksine görüşler bulunmakla birlikte– her sûrenin başındaki besmeleyi, sûrenin âyet sayılarına dahil olmayan ayrı bir âyet olarak kabul etmek gerekmektedir. Hanefî fıkıhçılarının görüşleri de böyledir (Cessâs, Ahkâmü’l-Kur’ân, I, 12). İmam Şâfiî Fâtiha sûresinin başındaki besmeleyi bu sûreden bir âyet olarak kabul etmiştir.
Diğer sûrelerin başlarındaki besmeleler konusunda kendisinden iki farklı görüş nakledilmiş, her sûreye dahil bir âyet sayılması görüşü –ona ait olması yönünden– daha sahih bir rivayet olarak kaydedilmiştir. Ebû Hanîfe’ye göre besmeleler sûrelerin başında ayrı âyetler olduğu için namazda yalnızca Fâtiha’dan önce sessiz olarak okunur, Fâtiha’yı takip eden ve zamm-ı sûre denilen sûre ve âyetlerden önce ise besmele okunmaz. Yukarıda verilen bilgiler istikametinde besmele bu sûrenin ilk âyeti olarak tefsir edilmiştir.
Besmele dilimize genellikle “Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla” şeklinde çevrilmektedir. Bu cümlede zikredilmeyen fakat her besmele okuyanın başlayacağı işe göre niyetinde bulunan “… okuyorum, başlıyorum, yapıyorum, yiyorum” gibi bir yüklem vardır. “Allah’ın adıyla yemek, okumak” ifadesinden Türkçe’de “yenen ve okunanın Allah’ın adıyla birlikte yenildiği veya okunduğu” anlaşılır. Bu mâna kastedilmediğine göre maksadı doğru anlatabilmek için besmeleyi “Rahmân ve rahîm olan Allah adına, … adını anarak, … Allah’tan yardım dileyerek …” şekillerinde çevirmek de uygun olur.
Kul herhangi bir davranışta bulunurken, önemli bir işe teşebbüs ederken önce eûzü çekerek muhtemel olumsuz etkileri defetmekte sonra da besmeleyi okuyarak “kendinin tek başına yeterli olmadığını, başarı ve gücün ancak Allah’tan gelebileceğini, Allah’ın yeryüzünde halife kıldığı bir varlık olarak O’nun mülkünde, O’nun adına tasarrufta bulunduğunu, asıl mâlik ve hâkim olan Allah’ın koyduğu sınırları aşarsa emanete hıyanet etmiş olacağını…” peşinen kabul etmekte ve bundan güç almaktadır. Burada tevhid cümlesinin mânası da üstü kapalı olarak mevcuttur.
Zira nasıl ki tevhid cümlesinde “lâ ilâhe” denilerek önce bütün sahte tanrılar zihinlerden siliniyor, sonra da “illallah” ifadesiyle hakiki, tek, eşi ve benzeri bulunmayan Tanrı (Allah) kalbe ve zihne yerleştiriliyorsa, eûzü besmele çekildiğinde de önce kulluk ilişkisine engel olan kirli çevre temizleniyor, sonra da bu ilişkinin en uygun anahtarı kullanılmış, doğru kapılar açılmış, sağlıklı bağ kurulmuş oluyor.
Kur’an dilinde rahmân sıfat-ismi de Allah’a mahsustur, başka hiçbir varlık için kullanılmamıştır. Rahmân “en uzak geçmişe doğru bütün yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lutuf, ihsan, rahmet bahşeden” demektir. Rahmân, rahmetiyle muamele ederken buna mazhar olan varlığın hak etmesine, lâyık olmasına bakmaz, bu sıfatın tecellisi yağmur gibi her şeyin üzerine yağar, güneş gibi her şeyi ısıtır ve aydınlatır. Rahîm “çok merhametli, rahmeti bol” demek olup bu sıfatla kullar da nitelenebilir. Allah’ın rahîm sıfat-ismi O’nun, daha ziyade kullarının gelecekte elde etmek üzere hak ettikleri, lâyık oldukları sınırsız rahmetini, lutuf ve merhametini ifade etmektedir. “Esirgemek” ve “bağışlamak” bu sonsuz, engin ve etkisi çeşitli rahmetin ancak bir parçası, etkilerinin yalnızca bir çeşididir.
Fâtiha Sûresi’nin Fazileti ve Önemi
Fâtiha Sûresi, İslam dininde önemli bir yere sahiptir ve müminin hayatında büyük bir anlam taşır. Hadislerde Fâtiha’nın değeri ve önemi vurgulanmıştır. Örneğin, “Zikrin en üstünü ‘lâ ilâhe illallah’, duanın en yücesi ‘elhamdülillâh’tır” ifadesi (Tirmîzî, “Duâ”, 9) Fâtiha’nın dualar içindeki yüksek konumunu işaret eder. Bir diğer hadis de, “Allah’a hamd ile başlamayan her önemli işin sonu güdüktür” (İbn Mâce, “Nikâh”, 19) şeklindedir; bu da Fâtiha’nın, işlerin bereketli ve sonuçlarının hayırlı olması için önemine işaret eder.
Fâtiha Sûresi ve Şifa Özelliği
Birçok sahih hadis, Fâtiha Sûresi’nin şifa kaynağı olduğunu belirtir (Buhârî, “Fezâ’ilü’l-Kur’ân”, 9). Müslümanlar, hem manevi hem de fiziki rahatsızlıklarda bu sûreden şifa beklerler. Bu sûrenin okunmasının, müminlerin ruhunu ve bedenini arındırdığı, onlara huzur ve sükunet verdiği inanışı yaygındır.
Eûzü’nün Anlamı ve Önemi
“Eûzü” veya “istiâze”, “Kur’an okumaya başlamadan önce Allah’a sığınma” anlamına gelir ve Kur’an’da “Kur’an okuyacağın vakit o kovulmuş şeytandan Allah’a sığın” (Nahl 16/98) ayeti ile müminlere emredilmiştir. Bu ifade, şeytandan korunmak amacıyla, Kur’an okumaya başlamadan önce okunur. Şeytan, Allah’ın emrine karşı gelip Âdem’e secde etmeyerek kovulmuş ve insanları doğru yoldan saptırmayı amaç edinmiştir (A‘râf 7/11-17).
Eûzü Çekmenin Hükmü ve Şeytandan Korunma
Kur’an okumaya başlamadan önce “eûzü” çekmek, bazı İslam alimlerine göre farz, çoğunluğa göre ise müstehap yani yapılması tavsiye edilen bir ameldir. Şeytanın, müminlere zarar veremeyeceği ve onlara hükmünün geçmeyeceği belirtilmiş, bu nedenle müminler, şeytandan korunmak için Allah’a sığınmalıdırlar (Nahl 16/98-100). Kur’an okumaya başlarken eûzü çekmek, şeytandan uzaklaşmak için bir korunma yöntemidir ve diğer işlere başlarken de bu uygulamanın gerekliliği anlaşılmaktadır.
Eûzü’nün İnsan Hayatındaki Yeri Eûzü, müminin manevi direncini artırır ve insanı kötülüklerden korur. Kur’an, kötülüğe karşı iyilik yapmayı ve Allah’a sığınarak şeytanın vesveselerinden korunmayı öğütler (Mü’minûn 23/96-98). Eûzü çekmek, insanın ruhani gelişimini destekler ve onu manevi anlamda olgunlaştırır. Bu basit fakat güçlü dua, müminin günlük yaşantısında bilinçli ve uyanık kalmasına yardımcı olur.
Nazar duasına ulaşmak için tıklayınız.
Hasbinallahi ve nimel vekil duasına bakınız.
Nas suresi Arapçasına ulaşmak için tıklayınız.
Kevser suresi Arapça ulaşmak için tıklayınız.
İnstagram hesabımızı takip ederek her gün farklı bilgiler öğrenebilirsiniz. Takip için tıklayınız.