Arap edebiyatı tarihi, özünde Arap dilinin gelişimini, dilin kullanımıyla ortaya çıkan edebi eserlerin incelenmesini ve bu eserlerin etkilerini ele alır. Şiir ve nesir gibi nazım ve düzyazı türlerinde verilen eserlerin ortaya çıkışı, bu eserlerin yükseliş ve düşüş dönemleri, toplumsal ve kültürel bağlamda nasıl şekillendiği detaylı bir şekilde araştırılır. Edebiyat tarihi aynı zamanda edebi eserlerin sanat, düşünce ve üslup açısından birbirlerine nasıl etki ettiğini analiz eder. Bu anlamda, modern anlamda edebiyat tarihinin doğuşu, 18. yüzyılda İtalyanlar tarafından başlatılmıştır. Ancak Araplar, İbn-i Hallikân’ın Vefayâtü’l-Ayân’ı, Suyutî’nin Buğyetü’l-Vuât’ı ve Yakut el-Hamevî’nin Mu’cemu’l-Üdebâ’sı gibi biyografi eserleriyle şairler, yazarlar ve alimlerin hayat hikayelerini yazmada derinleşmişlerdir.
Arap Edebiyatı Tarihinin Geneli
Arap edebiyatı tarihi sadece dil meselelerini değil, aynı zamanda bir milletin duygusal ve düşünsel birikimini de yansıtır. Arap edebiyatı, çağlar boyunca duyguların ve düşüncelerin ifade edilmesi, bilim ve sanatın öğretilmesi, tarihi olayların ölümsüzleştirilmesi amacıyla yazılan eserlerle şekillenir. Bu eserler, bir toplumun düşünsel yapısını ve kültürel mirasını koruma işlevi görür. Edebiyat, bir milletin kimliğinin ve birliğinin önemli bir parçasıdır. Eğer bir milletin edebi mirası yok edilirse, bu milletin düşünce ve kültürel bağı koparılır ve toplum zihinsel bir kölelik durumuna düşer. Bu da, fiziksel kölelikten çok daha yıkıcıdır; çünkü ruhsal köleliğin tedavisi yoktur.
Arap Edebiyatı Tarihinin Dönemleri
Arap Edebiyatı Tarihi, Arapça konuşan toplumların yüzyıllar boyunca ürettikleri edebi eserleri kapsar. Arap dili, Arap Yarımadası’nda ilkçağlardan itibaren kullanılmakta olup, İslam’ın yayılmasıyla İspanya’dan Endonezya’ya kadar geniş bir coğrafyada kültür dili haline gelmiştir.
- İslamiyet Öncesi Dönem (Cahiliye Dönemi)İslam öncesi dönemde Arap edebiyatı, özellikle şiirle ön plana çıkar. Bedevilerin çölde söylediği hida adı verilen türküler, Arap şiirinin temelini oluşturur. Bu dönemin en önemli edebi örneği, Muallakati Seba (Yedi Askı) şiirleridir. Şiirler, dönemin panayırlarında ödüllendirilip Kâbe’ye asılmıştır. İmruü’l-Kays, Tarafe b. el-Abd ve Antara b. Şeddad gibi şairler, bu dönemin tanınan isimleridir.
- Sadru’l-İslam Dönemiİslam’ın doğuşuyla edebiyat, dini temalarla zenginleşti. Hassan bin Sabit, İslam Peygamberi’nin övgüsünü kazanmış bir şairdir. Bu dönemde Kuran’ın dili de etkileyici ve ritmik üslubuyla dikkat çeker. Şiir ve dini içeriklerin bu yeni dönemde iç içe geçtiği görülür.
- Emevi DönemiEmevi döneminde, edebiyat daha dünyevi konulara yönelmiştir. Hiciv şiirleriyle öne çıkan Ferezdak ve Cerir gibi şairler, bu dönemin önemli isimleridir. Ayrıca, aşk ve kahramanlık temaları da bu dönemde sıklıkla işlenmiştir.
- Abbasi DönemiBağdat’ın kültürel merkez haline geldiği Abbasiler döneminde, Arapça bilim ve sanat dili olarak yaygınlaşmıştır. Bu dönemde Ebu Nuvas ve Beşşar bin Bürd gibi şairler, eğlence ve yaşamı işleyen şiirleriyle tanınır. Abbasiler dönemi, aynı zamanda Arap dilbilgisinin sistematik hale getirildiği bir dönemdir. Mütenebbi gibi şairler, edebiyat dünyasında kalıcı izler bırakmıştır.
- Gerileme DönemiBu dönem, Abbasilerin siyasi otoritesini kaybettiği zaman dilimini kapsar. Edebi üretim devam etse de siyasi istikrarsızlık edebiyatın gelişimini etkilemiştir.
- Modern Dönem 1797 senesinde Napolyon Bonapart’ın Mısır’a girmesi ile Modern Arap Edebiyatı dönemi başlamıştır. Bu dönemden itibaren Arap dünyasında yenilikçi edebi hareketler ortaya çıkmıştır. Mahmut Sami el-Baroudy ve Ahmet Şevki gibi şairler, Arap şiirine yeni bir soluk kazandırmışlardır. Avrupa edebiyatından yapılan çeviriler, modern Arap edebiyatının şekillenmesinde önemli rol oynamıştır.
Her dönem, Arap edebiyatı tarihinin şekillenmesinde önemli bir role sahiptir ve o dönemin kültürel, sosyal ve siyasi gelişmeleri edebiyat üzerinde doğrudan etkili olmuştur.
Arapların Kökeni ve Dağılımı: Tarihsel Bir Bakış
Araplar, tarihçilerin kökenini Sam bin Nuh’a dayandırarak “Samiler” olarak adlandırdığı halklar grubuna mensuptur. Bu geniş topluluk, Babilliler, Asurlular, İbraniler, Fenikeliler, Aramiler ve Habeşliler gibi çeşitli medeniyetleri kapsar. İlk dönemlerde bu halklar, aynı topraklarda doğup büyümüşler; ancak zamanla farklı coğrafyalara dağılmışlardır. Ana yurtlarının neresi olduğu konusunda ise çeşitli görüşler mevcuttur. Kimileri Irak’ı, kimileri Arap Yarımadası’nı, kimileri ise Habeşistan’ı bu halkların ilk yerleşim alanı olarak kabul eder.
Zamanla Samiler, farklı bölgelere göç etmişlerdir. Babilliler ve Asurlular Irak’a, Fenikeliler Suriye kıyılarına, İbraniler Filistin’e, Habeşliler Habeşistan’a ve Araplar ise Arap Yarımadası’na yerleşmişlerdir. Bu süreçte Araplar iki ana kola ayrılmıştır: Kahtâniler ve Adnaniler. Kahtâniler, Yemen’i yurt edinerek burada büyük bir medeniyet kurmuş ve daha sonra civar bölgelere yayılmışlardır. Örneğin, Salebe bin Amr kabilesi Hicaz’a yerleşmiş; Yesrip (Medine) ise Yahudilerin yoğunluklu olarak yaşadığı bir yer haline gelmiştir. Yesrip’teki Evs ve Hazrec kabileleri, Yahudi kökenine sahip olan topluluklardır. Huzaa kabilesinin lideri Harise bin Amr Harem bölgesine yerleşirken, diğer Kahtâni kabileler de Umman, Tihame ve çevresindeki farklı bölgelere dağılmışlardır.
Arap Şiiri ve İslam Öncesi Dönem
Bu tarihsel ve coğrafi çerçeveden sonra, İslam öncesi Arap hayatına büyük etkisi olan Arap şiirine geçmek önemlidir. İslam öncesi şiir, Arap toplumunun kültürel mirasının en güçlü ifadesi olmuştur. Bu dönemin önde gelen şairleri, yalnızca estetik ve edebi açıdan değil, aynı zamanda toplumsal ve siyasi olayları yansıtma açısından da önemli bir rol üstlenmiştir. Bu şiirler, Arapların günlük yaşamlarını, inançlarını, savaşlarını ve kahramanlıklarını anlatmış sözlü edebiyatın en parlak örneklerini oluşturmuştur. |
İslam öncesi Arap şiiri, tarihsel arka planıyla birlikte incelendiğinde, dönemin toplumsal yapısına ve Arap toplumunun düşünce dünyasına dair derin bir anlayış sunar
Cahiliye Dönemi Arap Şairleri ve Şiir Geleneği
Cahiliye dönemi Arap toplumunda her kabilenin içinde bir şair, komutan veya hatip çıkması beklenirdi. Bu kişiler, kabilenin sözcüsü konumuna gelir ve büyük bir saygınlık kazanırlardı. En çok itibar ise şairlere verilirdi. Bunun sebebi, şairlerin kabilelerinin şanını ve onurunu yüceltmeleri, onların adını ölümsüzleştirmeleriydi. Şairler, halkın belleğinde sadece sözleriyle değil, aynı zamanda toplumsal liderlikleriyle de yer edinmişlerdir.
Muallaka Şairleri
Arap şiirinin önde gelen isimleri, tarihsel olarak dört döneme ayrılır. Birinci dönem, İslam’dan önce yaşayan ve İslam’la hiçbir ilgisi olmayan “cahiliye şairleri”dir. Bu dönemin şairleri, özellikle Yedi Askı Şiirleri (El-Muallakâtü’s-Seb’a) ile meşhurdurlar.
İmrü’l Kays: Yaşamı ve Şiirleri
Hayatı:
“Yaralı” ve “avare kral” lakaplarıyla tanınan İmrü’l Kays, Cünduh b. Hucr el-Kindî adını taşıyan asil bir aileye mensuptur. Babası, Beni Esed kabilesinin kralıydı. Ancak, İmrü’l Kays’ın serseri bir hayat sürmesi, içkiye düşkünlüğü ve müstehcen şiirleri nedeniyle babası tarafından reddedildi. Babasının ölümünden sonra intikam almak için Bizans İmparatoru I. Justinianos’a sığındı. Ancak bir komploya kurban giderek 520 yılında Ankara civarında öldü.
Şiiri:
İmrü’l Kays’ın en meşhur muallakası, “Kıfâ nebki…” mısraıyla başlayan ve 81 beyitten oluşan uzun bir şiirdir. Bu şiirinde, sevgilisi Uneyze’ye olan özlemini dile getirir, avlandığı günleri ve atıyla olan bağını tasvir eder. Şiiri, aruz ölçüsünün tavîl bahriyle kaleme alınmıştır.
وَإِنَّ شِفائِيَ عَبْرَةٌ مُهْرَاقَةٌ
فَهَلْ عِنْدَ رَسْمٍ دَارِسٍ مِنْ مُعوََّ
Türkçe Çeviri :
“Benim şifam doyasıya ağlamaktır a dostlar.
Ama bilirim ki ağlamak da geri getirmeyecek kaybolan izleri.”
Nabiğa Ez-Zubyani: Yaşamı ve Şiirleri
Hayatı:
Nabiğa lakabıyla anılan Ebu Ümame Ziyad b. Muaviye, Câhiliye döneminin en önemli şairlerinden biridir. Geç yaşlarda şiire başlamasına rağmen büyük bir şöhret kazandı. Kral Numan b. Münzir’in yakın çevresinde yer aldı; ancak, Numan’ın karısına yönelik bir iftira sonucu araları açıldı ve Şam’a kaçtı. Hayatının son döneminde karşılaştığı entrikalar onu yıprattı ve 604 yılında vefat etti.
Şiiri:
Nabiğa, gerek İslam öncesinde gerekse İslam’ın başlarında, şiirlerinin güzelliğiyle büyük takdir toplamış bir şairdir. Ancak şiirlerinde zaman zaman anlatım bozukluklarına ve kafiyelerde ahenk problemlerine rastlanır. Kendisi de bu durumu fark ederek, şiirlerinin bazı kısımlarında bozukluklar olduğunu itiraf etmiştir.
Züheyr b. Ebi Sülmâ: Yaşamı ve Şiirleri
Hayatı:
Züheyr b. Ebi Sülmâ, Beni Ğatafan kabilesi arasında yetişmiş ve şiir bilgisini dayısı Şâme b. El-Ğadir’den almıştır. İmanlı ve Allah korkusuna sahip bir kişiliğe sahip olduğu bilinir. Oldukça uzun bir ömür sürmüş, hicretten 11 yıl önce vefat etmiştir. Müslüman olan Ka’b ve Büceyr adında iki oğlu vardır.
Şiiri:
Züheyr, uzun ömürlü olması ve dini inançlarıyla bilinir. Şiirlerinde hikmet ve bilgelik ön plandadır. Özellikle ahirete olan inancı, onun şiirlerinde güçlü bir yer tutmuştur.
ثمََانِيـنَ حَـوْلاً لا أبَاَ لكََ يَسْـأمَِ
لحَيَاةِ وَمَنْ يَعِـشُ سَئِمْـتُ تكََالِيْف
Türkçe Çeviri :
“Seksen yıl geçti, ey hayat! Ne yorulurum ne de usanırım,
Kim yaşarsa sonunda yorulur bu zorluklardan.”
EL-‘AŞÂ
Hayatı:
Asıl adı Ebu Basir Meymun b. Kays b. Cendel olan el-‘Aşâ, Yemame’de Menfuha köyünde doğmuştur. “El-‘Aşâ” kelimesi bulanık gören anlamına gelir. Şiir yeteneğini dayısı el-Müseyyib b. Ales’den almıştır. Hayatını şarap meclislerinde geçiren el-‘Aşâ, mal varlığını tüketince seyahatlere çıkarak yeniden kazanmaya çalışmıştır. İhsan gördüğü herkesi metheden el-‘Aşâ, tek Tanrı inancına sahip bir şair olarak ölümden sonraki hayata da inanıyordu. Hayatının son dönemlerinde Müslüman olmak istediği rivayet edilse de Kureyşliler tarafından engellenmiştir. Rivayete göre, kendisine vaat edilen develerden birinden düşerek Menfuha’da ölmüştür.
Şiiri:
Arap şiirinde el-‘Aşâ, eşsiz bir ritme ve estetiğe sahip eserler sunmuştur. Şiirlerinde şarabı tasvir etmedeki ustalığı dikkat çekicidir ve bu nedenle “Sannacetü’l-Arab” (Arapların Çalgıcısı) olarak anılır. En ünlü eseri “lamiye” adlı kasidesidir. Cahiliye dönemindeki şairler arasında, sözcük seçimleri ve ses uyumuyla farklılık yaratır.
ودع هريرة إن الركب مرتحل
هل تطيق وداعا أيها الرجل
“Kafile hareket etti, Hüreyre veda ediyor, sen bu ayrılığa dayanabilir misin, ey adam?”
ANTERA
Hayatı:
Ebu Muğallis Antera b. Şeddad el-Absi, soylu bir babanın ve Habeşli bir cariyenin oğludur. Cesareti ve liderlik vasıflarıyla tanınan Antera, Abs ve Dahis arasındaki savaşlarda önemli roller üstlenmiştir. Miladi 615 yılında öldürüldüğü rivayet edilir.
Şiiri:
Antera, muallaka sahibi şairler arasında yer alır ve şiirlerinde savaş sahnelerini özenle betimler. Onun şiirleri, tutarlılık ve duygusal derinlikle bezenmiştir. Şiirlerinde sevgilisine ve devesine dair tasvirlere geniş yer verir.
وَإِنَّ مَالَكِ مَحْفُوظٌ لَدَيْنَا
بِرَغْمِ الضَّيْرِ وَالزَّمَنِ الجَهُولِ
Türkçe Çeviri:
“Malların bizim yanımızda güvendedir,
Zamana ve sıkıntılara rağmen.”
TARFE B. EL-ABİD
Hayatı:
Tarfe b. el-Abid, babasının ölümünden sonra amcaları tarafından yetiştirilmiş, ancak terbiyesini ihmal eden amcalarını hicvetmiştir. Krallara karşı korkusuzca eleştirilerde bulunan cesur bir kişiliğe sahiptir. 26 yaşında öldürüldüğü rivayet edilir.
Şiiri:
Genç yaşta meşhur olan Tarfe, muallakasındaki derin tasvirleri ve dikkat çekici üslubuyla tanınır. Şiirlerinde, özellikle devesine dair gerçekçi ve ayrıntılı tasvirler yapar. Dili yer yer alışılmadık olsa da, cesur ve özgün bir şairdir.
أسُِـفَّ وَلَمْ تكَْدِمْ عَليَْهِ بِإثْمِـدِ
سَقَتْـهُ إياَةُ الشَّمْـسِ إلاّ لِثاَتِـهِ
Türkçe Çeviri :
“Gün ışığıyla yıkanmıştır ağzı, diş etleri hariç,
Sürme çekilen diş etleriniyse kullanmamış sanki hiç.”
AMR B. KÜLSÜM
Hayatı:
Taglip oymağından gelen Amr b. Külsüm, Fırat Nehri yakınlarında yaşamış cesur ve izzetli bir savaşçıdır. Kabilesinin lideri olduğunda henüz on beş yaşındaydı.
Şiiri:
Amr b. Külsüm, muallakasında sade bir dil ve açık bir üslup kullanır. Şiirinde şaraba yer verdikten sonra kavminin ululuğunu över. Dilindeki açıklık, onu diğer muallaka şairlerinden ayırır.
ألاَ لاَ يَجْهَلَنَّ أَحَدٌ عَليَْنَا
فنَجْهَلَ فوْقَ جَهْلِ الجَاهِلِينَا
Türkçe Çeviri :
“Sakın kimse bize cehalet göstermeye kalkmasın,
Yoksa cahillerin cahilliğini bile geçeriz biz!”
EL-HARİS B. HİLLİZE
Hayatı:
Bekr Oğulları’nın önde gelen şairlerinden olan Ebu’z Zuleym el-Haris b. Hillize, şiirlerinde hikmet ve dengeyi gözeten bir üsluba sahiptir. Hayatı hakkında çok fazla bilgi olmasa da, dili güçlü bir şair olarak tanınır.
Şiiri:
Haris, uzun şiirleriyle tanınır; dinleyiciyi yormadan sağlam bir örgü kurar. Diğer muallaka şairleri gibi şiirine aşk ve sevgili hatıralarıyla başlar, devesini över ve hükümdara övgüler sunarak tamamlar.
إن إخواننا الأراقم يغلو
ن علينا في قيلهم إخفاء
“Kardeşlerimiz Erakim oymağı bize düşmanlık eder, bu düşmanlıklarında aşırıya kaçtıkları sözlerinden bellidir.”
LEBİD B. RABİA
Hayatı:
Ebu Ukayl Lebid b. Rebi’a el-Amiri, küçük yaşta şiir söylemeye başlamış ve İslam’la müşerref olduktan sonra şiiri bırakmıştır. Resulullah’ın peygamberliğini kabul eden tek muallaka şairidir.
Şiiri:
Lebid’in şiirlerinde, bedevi yaşamının tasvirlerine ve ahlakî değerlere sıkça yer verilir. Mütevazı ve cömert bir karaktere sahip olan Lebid, şiirlerinde cesur insanlara ve bedevi ahlakına vurgu yapar.
إنا إذا التقت المجامع لم يزل
منا لزاز عظيمة جشامها
“İnsanlar toplandığında, her zaman büyük işleri başaran bizden biri olurdu.”
Cahiliye dönemi şairleri kimlerdir?
İmruülkays b. Hucr, Tarafe b. Abd, Hâris b. Hillize, Amr b. Külsûm, Züheyr b. Ebû Sülmâ, Antere, Lebîd b. Rebîa , Antere ve Nâbiga ez-Zübyânî ile Meymûn b. Kays el-A‘şâ’yı sayabiliriz.
Arap edebiyatının devreleri nelerdir?
1 İslamiyet öncesi Arap edebiyatı
2 Sadru’l-İslam Dönemi
3 Emevi Dönemi
4 Abbasiler dönemi
5 Gerileme Dönemi
6 Modern Dönem
Sadru’l-İslam dönemi nedir?
Hz. Muhammed’in (1/622) Mekke’den Medine’ye hicretiyle başlayan ve Emevîler döneminin kurulmasına kadar süren (40/661) zaman dilimidir.
Arap edebiyatını buradan da okuyabilirsiniz.
Nizar Kabbani’nin hayatını okumak için tıklayınız.
Mahmud Derviş’in hayatını okumak için tıklayınız.
İnstagram hesabımızı takip ederek her gün farklı bilgiler öğrenebilirsiniz. Takip için tıklayınız.